Filiz Özdemir, daha 6 yaşındayken babasının yanında mesleğe adım atar. Babasından öğrendiği her detayı, büyük bir sevgi ve saygıyla işine katar. Şimdi, dedesinden babasına, babasından kendisine uzanan bu simitçilik serüveni.
İstanbul’un kalbinde, Galata Kulesi’nin tarihi atmosferinde bir simit kokusu yükselir. O koku, sadece simidin değil, bir ailenin 65 yıla yayılan emeğinin, sevgisinin ve kültürünün hikayesini anlatır. Bu hikayenin kahramanı, “Galata Simitçisi” adıyla bilinen fırının sahibi ve ustası Filiz Özdemir.
1950’li yıllarda Tokat’tan İstanbul’a göç eden bir babanın Karaköy rıhtımında vapurlara simit satarak başlayan mücadelesi, 1968’de Galata’da bir fırın satın almasıyla bambaşka bir boyuta taşınır. Filiz Özdemir, daha 6 yaşındayken babasının yanında mesleğe adım atar. Babasından öğrendiği her detayı, büyük bir sevgi ve saygıyla işine katar. Şimdi, dedesinden babasına, babasından kendisine uzanan bu simitçilik serüvenini özveriyle sürdürüyor.
“Galata Simitçisi, İstanbul’un en eski tescillenmiş simit fırını” diyen Özdemir, işine olan sevgisini şu sözlerle dile getiriyor:
“Babamdan ve dedemden aldığım en büyük miras, işimi severek ve hakkıyla yapmak oldu. İnsanların simidimizi yerken yüzlerindeki mutluluğu görmek, bana her şeyin en güzel ödülüdür.”
Karaköy Polis Karakolu’nun arkasında bulunan bu küçük ama tarihi dükkan, yıllar içinde sadık bir müşteri kitlesi kazanmış. Özellikle çıtır simitleriyle tanınan mekanda, açma ve sandviç çeşitleri gibi diğer lezzetler de bulunabiliyor. Ancak müşterilerin favorisi, fırından yeni çıkmış sıcacık ve gevrek simitler.
Galata Simitçisi, sadece lezzetiyle değil, tarihiyle de İstanbul’un ruhunu yansıtan bir mekan. Modern kafe ve restoranların arasında, sade ve samimi havasını hiç bozmadan dimdik ayakta duran bu fırın, adeta geçmişten günümüze bir köprü.
Özdemir, mesleğini büyütmek yerine aynı çizgide devam ettirmenin daha kıymetli olduğunu düşünüyor:
“Burası bizim emeğimizin, sevgimizin ve adanmışlığımızın bir simgesi. Babamın şubeler açmak yerine küçük ve samimi bir fırın olarak kalma kararına hep saygı duydum. Bugün de bu kararın doğruluğunu görüyorum.”Galata Simitçisi’nde bir simit almak, yalnızca karın doyurmak değil; yılların birikimi olan bir kültüre dokunmaktır. Sokakta bir simit yerken, tarihin içinde bir gezintiye çıkmış gibi hissedersiniz.
