SAHİM-SEN raporu: Bir bakıcıya 25 çocuk düşüyor, sistem çökme noktasında!
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı Çocuk Evleri Siteleri alarm veriyor.
Sağlık Hizmetleri Sendikası (SAHİM-SEN) Tarafından hazırlanan rapora göre, personel yetersizliği nedeniyle hem çalışanlar ağır iş yükü altında eziliyor hem de çocuklar yeterli bakım ve ilgiden mahrum kalıyor.
“Bir personele 25 çocuk düşüyor!”
SAHİM-SEN Genel Başkanı Özlem Akarken, mevzuata göre her çocuk evinde en fazla 7–10 çocuk bulunması gerektiğini belirterek, “Özellikle büyükşehirlerde bir bakım personeline 20–25 çocuk veriliyor. Bu hem mevzuata açıkça aykırı hem de çalışanların fiziksel ve ruhsal sağlığını tehdit ediyor” dedi.

Akarken, personellerin çocukların öz bakımından güvenliğine kadar geniş bir sorumluluk alanında görev yaptığını, bu yükün “taşınamaz” hale geldiğini vurguladı.
“Ne çocuğa yeterli ilgi var, ne personele dinlenme hakkı”
Rapora göre, artan çocuk sayısı ve yetersiz personel nedeniyle fazla mesailer yaygınlaştı, çalışanların sosyal hayatı ve dinlenme hakkı yok sayılıyor.
Akarken, “Bakım personelleri fiziksel olduğu kadar psikolojik olarak da tükenmiş durumda. İş yükü altında hata yapan personele cezai yaptırımlar uygulanması, kamu vicdanını derinden yaralıyor.” ifadelerini kullandı.
“Refakat görevi bile üzerimize yıkılıyor”
Bakım personellerinin görev tanımlarının net olmaması nedeniyle birçok ek yükle karşılaştığını belirten Akarken,
“Yönetmelikte yer almamasına rağmen, hasta çocukların hastane refakati de bakım personeline yaptırılıyor. Bu durum hem hizmet kalitesini düşürüyor hem de çalışanı daha fazla yıpratıyor.” dedi.
“Farklı statüler kurum içi düzeni bozuyor”
SAHİM-SEN’in raporunda, kurumlarda 4/A, 4/B, 4/C ve 4/D statüsünde personelin birlikte çalışmasının hiyerarşi karmaşası yarattığı da vurgulandı.
Akarken, “4/D’li personelin diğer statülerdeki personele amir olarak atanması, çalışma düzenini bozuyor ve kurum içi disiplini zedeliyor.” açıklamasını yaptı.
SAHİM-SEN’den çözüm çağrısı:

Akarken son olarak,
“Bu koşullar altında ne çocuğa yeterli ilgi gösterilebilir ne de sağlıklı bir kamu hizmeti sunulabilir.
Çocukların üstün yararını korumak, önce bu sistemin onarılmasından geçiyor.” dedi.