TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP 20. Olağanüstü Kurultay Oturumu’nun ikinci gününde konuştu. CHP’de ‘Müzmin muhalefet’ döneminin bittiğini ve tarihe gömüldüğünü vurgulayan İmamoğlu, “CHP değişmektedir. CHP, artık iktidar olmayacağına inanan, partiyi yönetmeyi, ülkeyi yönetmenin önüne koyanların partisi değildir; olamaz. Çünkü, CHP, artık Türkiye'nin birinci partisidir. CHP, artık bir iktidar partisi olmalıdır. Herkes bilecek ki; CHP, iktidarı istiyor ve iktidara yürüyor. Hatta koşuyor” dedi. Türkiye'de, uzunca süredir siyaset alanının yargı eliyle dizayn edilmeye çalışıldığının altını çizen İmamoğlu, “Sandıkta başa çıkamayınca, yargıyı sopa gibi kullanmaktan, üzerimize kılıç gibi sallamaktan imtina etmiyorlar. Aslı, astarı olmayan, ceviz kabuğunu doldurmayacak işlerden soruşturmalar, iddianameler, davalar, siyasi yasaklar gırla gidiyor. Amaçlarını biliyoruz. Hepsini tanıyoruz. Yenemeyeceklerini anladıkları rakiplerini, yargıya alet ederek, yarış dışı bırakmaya çalışıyorlar. Ama bilsinler ki; yargısal tacizlerle sonuç almaları mümkün değildir. Er meydanında töreyi bilen pehlivan ne yapmaz? Faul yapmaz. Geleneği, erdemi, ahlakı bilen hakem ne yapmaz? Taraf tutmaz. Siyasette rekabetin denklemi, mahkemelerde kurulmaz, kurulamaz. Bu denklemi siz kurmadınız ki, siz bozasınız. Bozamayacaksınız. Bozdurmayacak bu millet. Siyasi yarışın denklemini kim kurar? Millet kurar. Kim bozar? Millet bozar. 23 Haziran'da sizi demokrasi tokadıyla uğurladıkları gibi, yine uğurlayacaklar” diye konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 20. Olağanüstü Kurultay Oturumu’nun ikinci gününde devam etti. Söğütözü’ndeki Ankara Ticaret Odası Gordion Salonu’nda düzenlenen ikinci gün oturumlarında; CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Tarihi Kentler Birliği ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş birer konuşma yaptı. CHP’nin 9 Eylül’de 101’nci kuruluş yıldönümünü kutlayacağını belirten İmamoğlu, sonunda ayakta alkışlandığı konuşmasında özetle şu ifadeleri kullandı.
“HEDEFİMİZ İKTİDAR”
“CHP değişti. Hedefimizin iktidar olduğunu, bu salonda bilmeyen var mı? Bizim hedefimiz, iktidar. İktidar olmalıyız. Bu memleketin, bize ve anlayışımıza ihtiyacı var. Her adımımızın bu hedefle bir ilgisi var. Her CHP’linin, Genel Başkanımızın, MYK üyesi arkadaşlarımın, belediye başkanlarımızın, partimizin il, ilçe yöneticilerinin, tüm delegelerimizin, bütün örgütümüzün, her birinin artık her kararında, her adımında kendisine sorması gereken tek bir soru var. ‘Bu karar ya da adım, bizi iktidara yaklaştırıyor mu ya da iktidar hedefine bir katkı yapıyor mu, bir zararı var mı’ diye sorgulamak zorunda. Attığımız adım, yaptığımız iş, söylediğimiz söz, birbirimize takındığımız tavır, vatandaşla konuşma biçimimiz, bizi iktidara yaklaştırıyor mu, uzaklaştırıyor mu? Hep bu soru zihinlerimizde yankılanmalı. Bu yaptığım bizi iktidara koşturuyor mu uzaklaştırıyor mu? Bu soruyu kendine, her gün değil, ibadet eder gibi, günde beş kere sorması gerekir.”
“HER SEÇİMİ KAZANMAK İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR ŞART VAR”
“Unutmayalım ki; 2019’dan sonra da başta Ankara ve İstanbul olmak üzere, 11 büyükşehiri kazanmanın yarattığı heyecanla, genel seçimlerin de kolayca kazanabileceğine dair bir algı oluşmuştu. Hepimiz bunu gördük, biliyoruz. Maalesef bu yanlış algının, bu yanlış sürece bakışın çok zararını gördük. Artık çok iyi biliyoruz ki; her seçim, ayrıdır. Her seçim, farklı sürprizlerle doludur. Her seçimin başka stratejileri olmak zorundadır. Ama her seçimi kazanmak için çok önemli bir şart var: Ortak akılla hareket etme şartı. Bize seçimi kazandıracak doğru kararları, tüzüğümüzün öngördüğü en demokratik ve en katılımcı süreçleri işleterek, ortak akılla alabiliriz. Bizlerin bu anlamda her türlü sorumluluğu önemli, halka yüzü dönük olması çok önemli. Türkiye; milletçe, toplum olarak, seçtiklerinden icraat bekliyoruz. İcraatçı, aktif, üreten yöneticiler ister. Her zaman böyledir. Her ülkede böyledir. Neden istemesin ki? Siyaset dediğimiz şey, ortalama bir yurttaş için, kendini güvende, özgür ve refah içinde hissetmesini sağlayacak bir yönetim arayışı demek değil midir? Tam da budur.”
“İŞİMİZ ZOR MU? VALLAHİ ZOR DEĞİL”
“İşimiz zor mu? Vallahi zor değil. Aklın ve bilimin rehberliğinde, kurumsallaşmanın, birlikte olmanın, bütünleşmenin şartıyla çok çalışmamız, titiz çalışmamız, disiplin içerisinde olmamız ve ahlaklı çalışmamız gerektiğini hepimiz biliyoruz. Bu kadar. İşte biz de bu memleketin aklın ve bilimin rehberliğinde, çalışkan, disiplinli, titiz, ahlaklı insanları olduğumuza göre; yapmamız gereken iki şey var. Millet, bize yerel seçimlerde dedi ki; ‘Şehirleri sizin adaylarınızın daha iyi yöneteceğine inanıyoruz ve o yüzden belediyeleri size emanet ediyoruz.’ Bize inandılar. Fakat seçmen bizi tarıyor, gözlüyor, bize bakıyor. Henüz bize, ‘Ülkeyi siz net olarak yöneteceksiniz’ demedi. Diyecek. Biz, bu sürecin en önemli lokomotifiyiz. Seçme bize bunu demeden, iki şeye bakacak: Birincisi; bize güvenip, belediye başkanları olarak, emanet ettiği belediyelerimizi nasıl yönettiğimize didik didik ederek bakacak. Belediyelerimizi iyi yönetemediğimize kanaat getirirse, iktidarı bize vermez. Onun için, bugün belediye başkanı olmuş her arkadaşım, zannetmesin sadece beldesini, sadece ilçesini, sadece ilini, sadece büyükşehiri temsil ediyor. Unutmayalım ki; her belediyemiz mercek altındadır. Belediyelerimizin başarısı, iktidar yolunda bizler için çok büyük bir kaldıraç. Başarısızlığıysa, Allah korusun, ülkemizi geleceğine dolanacak taş olacak. Onun için sorumluluğumuz çok büyük.”
“YENİ, PIRIL PIRIL, GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE TAAHHÜDÜNE İHTİYACIMIZ VAR”
“İkinci konu; iktidarımızda, yurttaşlarımızın daha iyi bir hayat elde etmelerinin, daha iyi bir süreçle karşılaşacaklarına olan inançlarını yükseltmek onları ikna etmemizdir. Bunun için de üç şeye ihtiyacımız var. Yeni, pırıl pırıl, güçlü bir Türkiye taahhüdü. Tam da üretme vakti gelmiştir. Tam da onun için buradayız. Bugün, Genel Başkanımız ve bütün ekibiyle birlikte hazırladığı, Genel Sekreterimizin de az önce ifadeleriyle süreci tariflediği program süreci. Dünya, köklü bir değişimden geçiyor. Haritalar değişiyor. Güç dengeleri değişiyor. Bölgesel dinamikler değişiyor. Ekonomik paradigmalar değişiyor. Türkiye, değişen bu dünyada kendisine yeni bir yer arıyor. Partimizin, hiçbirimizin içine kapanmadan, hem ülkemize hem küresel düzeyde düşünce kuruluşlarından akademiye, kanaat dünyasından sivil topluma, iş dünyasından emek dünyasına ve bütün sosyal hareketlere kadar, her alanda, yeni bir ve güçlü bir hikaye yazmak için, ortak akıl toplama vakti gelmiştir. Bugün onun gongu çalıyor. Hep birlikte bu yola çıkıyoruz. Hepimizin yolu açık olsun.”
“BURADAN ÖYLE BİR ŞEY ÇIKARMALIYIZ Kİ…”
“Kıymetli yol arkadaşlarım, sevgili kardeşlerim; dostun da düşmanın da gözü burada. Buradan bu süreçte öyle bir şey çıkarmalıyız ki, iktidar yolumuz açık ve hep birlikte yükümüzü omuzlanmış bir şekilde çıkmalıyız. Buradan öyle çıkmalıyız. Öyle çıkalım ki, bizi çare olarak gören gözü yaşlı analarımızın, memleketine tutunmak isteyen pırlanta gençlerimizin gönlü ferahlasın. Toprağından kopamayan, yüz tutmuş çiftçimizin, asgari ücrete mahkum edilmiş emekçimizin, haysiyet mücadelesi veren emeklimizin umudu tazelesin. Buradan hep birlikte öyle çıkalım ki; 101 yıl sonra, bir kez daha büyük bir sıçrama yapacak azimle, iradede birleştiğimizi, bize baktığında vatandaş görsün. Burada böyle bir çıkalım ki; yıllardır bu partiyi karıştırmak için, her türlü imkanı kullananların, yakın çevrelerine özel televizyon kurduranların, trol ordularını besleyenlerin heveslerini, var mısınız kursaklarında bırakmaya? Çünkü, halkımız nazarındaki yeganeyi iktidar alternatifi kim biliyor musunuz? Biziz biz. İktidar alternatifi sadece biziz. Bu hayallerini heba edemeyiz. Buradan çıkalım ve milletimize Türkiye'yi zenginleştirecek, adil ve güçlü sosyal devleti inşa edecek bir vizyona ve kadroya sahip olduğumuzu hep birlikte gösterelim. Milletimiz bunu gördüğünde, hiç kuşkumuz olmasın, tereddüt etmeden hepimizi, bu anlayışı iktidara taşıyacak. Biz; eşimiz, dostumuzla değil, 86 milyon milletimizin evlatlarıyla bu milleti ayağa kaldıracağız. Onlarla çalışacağız. Telefon etmeden bizi iktidara taşıyacaktır. Tıpkı 2024 seçimlerinde bizi birinci parti olarak çıkarttıkları gibi.”
“ORTAK AKIL YOKSA, TEK ADAMLIK VARDIR”
“Buna hazır olduğunuzu, milletimize hissettirin. Buna var mıyız, diye kendinize bir sorun. İçinizden o sesi bir alın bakalım. Hissedin o sesi. Buna var mıyız? Evet, buna var mıyız arkadaşlar? O ‘var mıyız’ cevabını bulduğumuz an, bu iş başarıılacak demektir. Kurucu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Paşa, Kurtuluş Savaşı'nı, Gazi Meclis'te kurduğu meclis hükümeti eliyle verdi. Savaş anında millet meclisi, hangi millete nasip olur? Yani memleketin en zor zamanında, demokrasiden milim sapmadı. 100 yıl öncesinde, dünyanın hiçbir yerinde, bırakın öyle bir demokratı, böyle bir demokrat anlayışın emaresini bile okumadık. Milletin temsilcisi, meclisi çalıştırır. Çünkü, demokrasi yoksa, ortak akıl yoktur. Ortak akıl yoksa, ne vardır biliyor musunuz? Tek adamlıktır. O yolun sonunun da hayırlı olmadığını, hep beraber yaşadık, öyle değil mi? Bu nedenle, ülkemizde demokrasiyi getirmek için mücadele eden bizler, partimizin daha da demokratikleşmesi için dün çalıştık, bugün çalışıyoruz, yarınlarda çalışmaya devam edeceğiz. Onun için ön seçimi savunduk, savunuyoruz. Delegemiz de ön seçimle ilgili yeni düzenlemelere, daha güçlü bir omuz verdi. Artık milletvekillerimizin yüzü, halka daha fazla dönük olmak zorunda.”
“YOLDAŞLIK HUKUKUNDAN MİLİM SAPMAYACAĞIZ”
“Ben hep söylerim: Partimiz kutsal değildir. Partimiz; kutsal olan milletimize, devletimize, bayrağımıza, bu cennet vatana hizmet etmekteki aracı kurumumuz. Böyle bakmalıyız. Partiyi kutsallaştırırsak, parti devleti anlayışına doğru gideriz. Bizim kutsalımız bu milletin evlatları, devletimiz, bayrağımız, cennet vatanımız. Yoldaşlık hukukudur tesis etmek istediğimiz. Bu hukuktan milim sapmayacağız. Sapanları ikaz etmekten çekinmeyeceğiz. TV ekranlarından değil, bu kürsüde, partimizde, yüz yüze, bir arada. Birbirimizi incitmenin bize bir faydası yok. Kucaklayacağız, sarılacağız. İncinmek ne kadar kötüyse, incitmek onun daha fazlası kötü. Pirimiz ne demiş? İncinsen de incitme. Kurban olayım sana. İşte bu değişim süreci boyunca, azalmanın değil, tam tersine çoğalmanın çoğalmanın peşinde olacağız. Küçük hesapların değil, büyük hedeflerin yolcusu olma iradesine koşacağız, o iradede çelikleşeceğiz. Dönem sıralamalarıyla, kimsenin yolunun tıkanmasına izin vermeyeceğiz. Onun için ben yol arkadaşlığını, takım arkadaşlığını çok seviyorum. Yorulanın, bayrağı yeni bir arkadaşımıza teslim etmesini, gururla teşvik edeceğiz.”
“MÜZMİN MUHALEFET’ DÖNEMİ BİTMİŞTİR, TARİHE GÖMÜLMÜŞTÜR”
“Milletimizin, CHP’li belediye başkanlarına emanet ettiği yerel yönetimlerin çok dürüst, adil ve beceriyle yöneteceği bir dönemi, inşallah hep birlikte, güzel ve yakışıklı başkanlarımızla, CHP’li başkanların yönettiği şehirlerimizde hayat kalitesi hızla yükselecek, halkçı belediyecilik anlayışıyla, tüm vatandaşlarımıza, ayrımsız ve eşit hizmet verilecek. Temennimiz, isteğimiz, dileğimiz bu. Belediye başkanları olarak, birbirimize yardım edeceğiz. Dayanışmayı büyüteceğiz. Birbirimizin üzerinde gözümüz ve elimiz olacak. Moral vereceğiz. Çünkü bizim anlayışımız; hepimiz birimiz, birimiz hepimiz içindir. Sadece yerel yönetimlerde değil, hayatın her alanında, bir kelimeyi unutacağız parti içerisinde. ‘Ben’ değil, ‘biz’ diyeceğiz. Medeni bir rekabetin önce parti içinde, sonra da ülkemizde oluşmasını hep birlikte öncülük edeceğiz. Siyasette, şeffaflık ve hesap verebilirlik mekanizmalarının oluşması için, durmaksızın çalışacağız. Artık ne bitmiştir biliyor musunuz? ‘Müzmin muhalefet’ dönemi bitmiştir, tarihe gömülmüştür. CHP değişmektedir. CHP, artık iktidar olmayacağına inanan, partiyi yönetmeyi, ülkeyi yönetmenin önüne koyanların partisi değildir; olamaz. Çünkü, CHP, artık Türkiye'nin birinci partisidir. CHP, artık bir iktidar partisi olmalıdır. Herkes bilecek ki; CHP, iktidarı istiyor ve iktidara yürüyor. Hatta koşuyor. O bakımdan bu, çok önemli bir süreç.”
“UZUNCA SÜREDİR SİYASET ALANI, YARGI ELİYLE DİZAYN EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR”
“Türkiye'de, uzunca süredir siyaset alanı, yargı eliyle dizayn edilmeye çalışılıyor. Hiçbir rekabette, yarışta kurallar, oyun başladıktan sonra değiştirilmez. Gördünüz mü öyle bir oyun? Oyun değil. Adil rekabette, kirli eller müdahale etmez, edemez. Sandıkta başa çıkamayınca, yargıyı sopa gibi kullanmaktan, üzerimize kılıç gibi sallamaktan imtina etmiyorlar. Aslı, astarı olmayan, ceviz kabuğunu doldurmayacak işlerden soruşturmalar, iddianameler, davalar, siyasi yasaklar gırla gidiyor. Amaçlarını biliyoruz. Hepsini tanıyoruz. Ne kendileri ne de izledikleri yol, bize yabancı değil. Yenemeyeceklerini anladıkları rakiplerini, yargıya alet ederek, yarış dışı bırakmaya çalışıyorlar. Daha önce yaptılar. Ama bilsinler ki; yargısal tacizlerle sonuç almaları mümkün değildir. Ne bir önceki genel başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na ne de bana ne de diğer arkadaşlarımıza ya da başka siyasi kişiliklere ya da kimliklere bu tarz açtıkları, açacakları davalarla insanları, ki başta bizi, yolumuzdan ayıramazlar, amaçlarına ulaşamazlar. Er meydanında töreyi bilen pehlivan ne yapmaz? Faul yapmaz. Geleneği, erdemi, ahlakı bilen hakem ne yapmaz? Taraf tutmaz. Siyasette rekabetin denklemi, mahkemelerde kurulmaz, kurulamaz. Bu denklemi siz kurmadınız ki, siz bozasınız. Bozamayacaksınız. Bozdurmayacak bu millet. Siyasi yarışın denklemini kim kurar? Millet kurar. Kim bozar? Millet bozar. 23 Haziran'da sizi demokrasi tokadıyla uğurladıkları gibi, yine uğurlayacaklar.”
“BU BÜYÜK MİLLET, KALBİNDE YER AÇTIĞINI; İKTİDARIN TERTİBİYLE, TEHDİDİYLE, KORKUSUYLA TERK ETMEZ”
“Bu büyük millet, kalbinde yer açtığını, iktidarın tertibiyle, tehdidiyle, korkusuyla terk etmez. Biz; milletimizle birlikte, ülkemiz için yeni bir rota inşa ediyoruz. Biz, o yoldayız. İktidarın gittiği fakirlik, otoriterlik, keyfilik rotası. Bizim orada değil; eşit, özgür, onurlu yurttaşların demokratik, zengin ve güçlü devlete sahip olmalarının rotasıdır. Atamızın, Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği muasır medeniyetler rotasıdır. Ne yaparlarsa yapsınlar; ne bizi ne de bu aziz milleti tarihi, bu kutsal akdimizden asla uzaklaştıramayacaklar. Kolaysa denesinler. Bildiklerini yapsınlar. Halep oradaysa, arşın da buradadır. Ne yaparsa yapsınlar, yine kazanacağız, yine kazanacağız. Daha büyük kazanacağız. Bilsinler ki; bu millete hizmet etmekten, onun sesini ses olmaktan, çocuklarımıza, gençlerimize umutlu bir gelecek sunmak için var gücümle çalışmaktan asla vazgeçmeyeceğim. Bizim tek gücümüz var; milletimiz. Bizi bu ülkenin en büyük ve birincisi yapan yüce halkımız, bizi güçlü kılan şeydir. Doğruluk ve milletimizle olan sevgimiz, ülkemizin geleceğine olan sarsılmaz inancımız yolumuzun pusulasıdır. Sevgili kardeşlerim, benim bu büyük millete olan inancım tam. Biliyorum ki; Türkiye, yeni dünyada hak ettiği yeri alacak. Devletimizi adil, demokratik ve güçlü yapacağız. Kim yapacak? Biz yapacağız. Biz, ülkemizi özgür kılacağız. Hem de çok yakın bir gelecekte, milletle yeniden büyük bir hikaye yazacağız. Cumhuriyet Halk Partisi değişirse, Türkiye değişir. Cumhuriyet Halk Partisi değişecek Türkiye değişecek. Var mıyız değiştirmeye?”