Barış Karaoğlan, merakla beklenen ve raflarda yerini alan yeni romanı "Portakal Ağaçları" ile okuyucularını büyülü, duygusal ve derinlikli bir yolculuğa davet ediyor.
Barış Karaoğlan, merakla beklenen ve raflarda yerini alan yeni romanı "Portakal Ağaçları" ile okuyucularını büyülü, duygusal ve derinlikli bir yolculuğa davet ediyor. Bu eser, yaşamın beklenmedik dönemeçlerinde umudu yeniden keşfetmenin ve aşkın iyileştirici gücünün hikâyesini anlatıyor.
Yazar, özellikle öğretmenlere çağrıda bulunuyor: Bu roman ile öğrencilerinize kitap okuma alışkanlığı kazandırın.
Yeni nesil gençlerimiz, ellerindeki telefondan ya da tabletten bir süre için vazgeçerek, bir kitap okumanın zevki ve büyüsünü keşfettiklerinde, ekranların sunduğu geçici anları geride bırakıp, zihinlerini ve ruhlarını derinlemesine besleyen bir dünyaya adım atmanın keşfini de yaşamış olacaklar.
"Portakal Ağaçları", yalnızca deneyimli okuyucular için değil, aynı zamanda hayatlarında ilk defa kitap alacaklar için de kaleme alındı. Barış Karaoğlan, "Genel kanı, insanların romanlara başlayıp bitiremediği yönünde. Ancak 'Portakal Ağaçları' böyle bir kitap değil. Okuyucular, başladıklarında bitirmek zorunda kalacaklar, çünkü dili, akış şekli ve hikâyenin örgüsü, adeta “bir sinema filmi izliyormuşsunuz gibi” bir hava yaratıyor. Başladığınız filmi bitirmek ister gibi bu romanı da bitirmek isteyeceksiniz," dedi.
Bu bağlamda, Yazar Barış Karaoğlan, ilk defa roman okuyacak kitleye ve bu kitleye roman okuma sevgisini aşılamak isteyen ortaokul ve lise öğretmenlerine özel bir çağrıda bulunuyor: "Portakal Ağaçları"nı öğrencilerinize önerin. Bu roman, öğrencilerinizin hayatlarında ilk defa bir romana başlayıp bitirmelerini sağlayarak önemli bir adım atmalarına vesile olabilir." Roman bittiğinde “ben bir film mi izledim, roman mı okudum” sorgusunu da zihinlere yerleştirerek, okumanın aslında hayal gücümüzü de geliştirdiği ve aynı zamanda yazma yeteneğimizi de beslediği gerçeği ile karşılaşılacaktır.
Romanın Teması ve Hikayesi:
"Portakal Ağaçları", baş karakteri Antony Caprini'nin acı dolu geçmişi ve kanserle mücadelesini merkezine alıyor. Antony, tesadüfler sonucu Adana'daki portakal bahçelerine ve Hatay'daki tarihi Saint Pierre Kilisesi'ne gider. Bu yolculuk, Antony'nin ruhunda uzun süredir kaybolmuş olan huzuru ve sevgiyi yeniden keşfetmesine olanak tanır. Hatay'daki Saint Pierre Kilisesi, Hristiyanlık tarihinde dünyanın bilinen ilk kilisesi olarak büyük bir öneme sahiptir, daha da önemlisi “Hristiyan” kelimesinin ilk defa kullanıldığı bir kilisedir ve papa tarafından hac yeri olarak ilen edilmiştir. Antony'nin hayatında derin izler bırakan bu ziyaret ve sonrasında gelişen olaylar okuyucuyu serüvenin içine davet eder.
Sinema Senaryosundan Romana:
Başlangıçta bir sinema filmi senaryosu olarak yazılan "Portakal Ağaçları", zamanla roman haline getirildi. Barış Karaoğlan, hikâyenin ana karakteri Antony Caprini'yi yazarken, onu canlandırması için Al Pacino'yu gözünde canlandırdı. Karaoğlan, "Al Pacino'nun derinliği ve ruhaniyeti, karakterin en iyi şekilde yansıtılmasını sağlayacaktı," dedi.
Edebi Yolculuk ve İlham:
Yazar Barış Karaoğlan, "Portakal Ağaçları" ile ilgili olarak şunları söyledi: "Bu romanı yazarken, okuyucularımı sadece bir hikâyenin değil, aynı zamanda içsel bir yolculuğun parçası yapmak istedim. Umuyorum ki bu eser, okuyucuları derin düşüncelere ve içsel keşiflere yönlendirirken, onlara unutulmaz bir deneyim sunar."
Umudun ve Aşkın Gücü:
Roman, sevgi, dostluk ve iyileşmenin gücüne odaklanıyor. Antony'nin yaşadığı dönüşüm, çevresindeki insanları da etkiliyor ve onların hayatlarında da yeni kapılar açıyor. Aşkın, umudun ve insanın içindeki gücün, en karanlık zamanlarda bile ışık saçabileceğini gösteriyor. Barış Karaoğlan'ın derinlikli anlatımıyla "Portakal Ağaçları", yaşamın anlamını, aşkın iyileştirici gücünü ve hayatın gizemini yeniden hatırlamanızı sağlayacak.