Hazır Giyime Karşı Bir Ustanın Direnişi
Kartal’ın Esentepe Mahallesi’nde, 14 yaşında çırak olarak başladığı terzilik mesleğini yarım asırdır sürdüren Terzi Altın, hazır giyimin ve seri üretimin gölgesinde kaybolmaya yüz tutmuş bir zanaatkârlığın son temsilcilerinden biri. Askeri dikim evi komutanlığından emekli olduktan sonra mesleğini bırakmayan Altın, 15 metrekarelik küçük dükkânında sabah 09.00’dan gece 21.30’a kadar çalışarak müşterilerine hizmet vermeye devam ediyor. Ancak artan maliyetler, azalan siparişler ve değişen tüketici alışkanlıkları nedeniyle her geçen gün daha da zorlandığını belirtiyor.
Altın, terzilik mesleğinin 20-30 yıl önce oldukça kıymetli olduğunu ve bu iş sayesinde ailesini rahatlıkla geçindirebildiğini söylüyor. Ancak günümüzde artan kira, elektrik, su, malzeme ve işçilik maliyetleri nedeniyle ayakta kalmanın her geçen gün daha da zorlaştığını ifade ediyor:
"Eskiden bir takım elbise diktirdiğinizde gerçekten kaliteli bir işçilik alırdınız. Ancak şimdiki gençler hızlı modaya yöneldi, ucuza alıp kısa sürede tüketiyorlar. Eskiden aylık kazancımla ev geçindirebilirken, şimdi ancak dükkânın kirasını ve faturaları karşılıyorum. İplik, düğme, astar gibi malzemelerin fiyatları da sürekli artıyor. Artık insanlar özel dikim kıyafetlere para vermek istemiyor."
Hazır giyimin yaygınlaşmasıyla özel siparişlerin yok denecek kadar azaldığını belirten Altın, artık sadece küçük tamir işleriyle ayakta kalmaya çalıştığını söylüyor:
"Sökük dikmek, paça daraltmak, düğme değiştirmek gibi ufak işlerden para kazanıyorum. Ama bunlar yetmiyor. Eskiden bir müşteri elbise diktirirken şimdi sadece pantolonunun paçasını yaptırmaya geliyor."
Terzilik mesleğinin geleceğine dair endişelerini paylaşan Altın, bu işin artık gençler için cazip olmadığını belirtiyor:
"Benim zamanımda terzi çırakları çok olurdu. Şimdi dükkânıma bir genç bile gelip ‘Bu işi öğrenmek istiyorum’ demiyor. Çünkü insanlar emeğinin karşılığını alamayacaklarını biliyorlar. Bir mesleğin devam etmesi için ekonomik olarak sürdürülebilir olması lazım. Ama bugün biri terziliğe başlasa, dükkân açsa ay sonunda kira ve faturaları nasıl ödeyecek? Gençler, asgari ücretle bile olsa maaşlı işlere yöneliyor. Kimse bu kadar belirsizlikle uğraşmak istemiyor."
Altın, pandemi sürecinde işlerinin tamamen durduğunu ve o dönem birçok küçük esnafın dükkânlarını kapattığını belirtiyor. Bugün ise enflasyon, artan maliyetler ve ekonomik belirsizliklerin kendisini daha da zora soktuğunu söylüyor:
"Pandemi bizi zaten bitirdi. İnsanlar kıyafetlerini uzun süre kullanınca tamir işleri bile azaldı. Şimdi de enflasyon belimizi büküyor. Eskiden 5 liraya aldığım fermuar şimdi 25 lira oldu. Ben bu maliyetleri müşteriye yansıtamıyorum, çünkü onlar da geçim derdinde."
Terzilik mesleğinin bir zamanlar sanat olarak görüldüğünü vurgulayan Altın, günümüzde işin tamamen ticari hale geldiğini söylüyor:
"Eskiden insanlar terziliği bir zanaat olarak görürdü. Kumaş seçimi, ölçü alma, prova yapma derken ortaya çıkan iş bir sanat eserine benzerdi. Şimdi ise herkes hızlı tüketime odaklandı. Markalar seri üretim yapıyor, kalite ikinci plana atılıyor. Eskiden bir pantolon yıllarca giyilirdi, şimdi birkaç ayda yırtılıyor. Bu, hem bizim mesleğimize hem de sürdürülebilir tüketime zarar veriyor."
Ekonomik zorluklara ve mesleğin değer kaybetmesine rağmen Altın, terziliği bırakmayı düşünmediğini belirtiyor:
"Ben yıllardır sabah erkenden dükkânımı açıyorum, makinemi çalıştırıyorum. Bu iş benim hayatım oldu. Bırakırsam ne yapacağımı bilemem. Gençler bu mesleğe yönelmese de ben sonuna kadar devam edeceğim. Son terzi olsam da mesleğimi ayakta tutmaya çalışacağım."
Kartal’ın son terzisi olarak anılan Altın, dikiş makinesinin başında geçen onlarca yılın ardından, el emeğine ve kaliteli işçiliğe değer veren müşterileri için hâlâ nostaljik bir durak olmayı sürdürüyor.